Kırmızı
aşkın rengiymiş? Kime göre? Neye göre? Kim yakıştırmış aşka kırmızıyı. Ben
yakıştırmıyorum
mesela. Bence aşk gri. Bence aşkı en iyi yansıtan renk gri. Aşk gibi, arada
kalmış bu renkte.
Kırmızı
gibi göze çarpmıyor, dikkat de çekmiyor. Sadece arada kalmış. Aşkında öyle
olması gerekmiyor mu? Dikkat çekmemesi. Kendi halinde yaşanması. Arada kalması,
iki kişi arasında.
Kırmızı
tutkunun, şehvetin rengi gibi gelmiştir her zaman bana. Aşk ne masum ne de
kirli. Aşk ne beyaz ne de siyah. Bu yüzden gri işte. Aşkın içinde hem aydınlık
hem karanlık var.
Mutlu
aşklar masal gibi gelir benim gözüme. Mutlu aşklar her zaman gridir. Bakın peri
masallarına. Şöyle bir düşünürseniz sizde gri dersiniz benim gibi onlara. Çünkü
peri masallarında karakterler iyi olsa da çevrelerinde her zaman kötü birileri
vardır. Mutlulukları her zaman engellenir ama onlar bir şekilde o mutluluğa
ulaşır. Aşkları başlangıçta siyah, sonsuz mutluluğa ulaştıklarında beyazdır.
İnsanın
tüm benliğine yayılan, aşkın aktığı damarların yarattığı mis kokulu heyecan… Aşk
özetlenebilir mi? İnsanlara hissettirdikleri, yaşattıkları. Sevgililer günü
sadece bir gün müdür? Yoksa her gün müdür? Sevgililer günü aşkı konumlandırmak mıdır?
Şuan
gözümün önünde sevgililer günü. Bir güne sıkıştırılmış ama aslında her gün olan
o gün. Kendim için söyleyeceğim tek şey normalde fark etmeyeceğim şeyleri fark
ediyor olduğum. Aşkın rengi dedikleri ama benim inanmadığım kırmızı her
tarafta. Aşk ve sevgi sözcükleri havada uçuşuyor ve herkesi bir hediye verme
telaşı alıyor.
Sokaklar
birbirine sarılan sevgililerle dopdolu. Günü en güzel şekilde
değerlendirmeye çalışan aşıklarla dolu caddeler. Erkekler belki ellerinde
çiçeklerle bir telaş içinde koşturuyorlar, sevgililerini biraz daha mutlu
edebilmek için aldıkları çiçekleri onlara ulaştırma çabası içinde koşturuyorlar
hem de.
Bu
şekilde bakıldığında güzel bir şey. Ama bunların en azından bir kısmının her
gün olması gerekmez mi? Aşıkların birbirine her an aşkla bakabilmesi, sadece
bir gün değil her gününü anlamlı kılan kişinin yanında olabilmesi.
Sevmenin
zirvesine ne zaman ulaşılır? Nasıl ulaşılır? Hatırlamak, hatırlanmakla, tamamen
birbirlerine ait olmakla. Sevmenin kıymetini anlamakla. Sevmeyi bilmek ya da
sevmeyi öğrenebilmekle. Öğrendiğini göstermekle, karşı tarafa.
Sevmek
nasıl gösterilir karşı tarafa? Ya da nedir ki sevmek? Kimine göre bir gülümseme
kimine göre pahalı bir hediye. Kimine göre bir dokunuş kimine göre bir tutunuş.
Bu mudur? Yan yana mı olmak gerekir sevmek için? Ya da kendisinden fersahlarca
uzakta olsa bile kokusunu özlemek midir?
Sevmek
yürekte başlamalı ilk önce. Pamuk ipliği kadar narin, çelik bağlar kadar
güçlüdür. Sevmek, umuttur. Her hayal kırıklığıyla düşen gardını yeni bir
hayalle yeniler, dünyayı yıkacak gücü verir sana.
Sevgililer günü değil de keşke sevgi günü olsaymış bugün. Sadece aşıklar değil birilerini seven herkes için. Sevdiğini söyleyemeyenler için, platonik sevenler için, aileler için belki de beslediğimiz kedimiz için ya da sulamayı unuttuğumuz kaktüsümüz için. Ama biz yinede sevgi günüymüş gibi düşünelim haydi. Sizce de daha iyi olmaz mı?