Yoğun tempolarda seyreden okul hayatımdan dolayı
mı? Yoksa artık gençlik ateşimin yalnızlığımdan dolayı yavaş yavaş sönmeye yüz
tutmasından mı? Ya da hali hazırda artık o kadar da ilginç-heyecanlı bir
hayatımın olmamasından mı bilmem ama… Neyse ki torunlarımın torunlarına bile
anlatılacak gayet sarsıcı yazılar biriktirmişim eski günlerden.
Kendimi toparlayıp doğru düzgün bir şeyler
yazamıyorum. Oysa hep dediğim bir laf vardı 'yazmak benim sığınağım'
Çünkü bir şeylerimi anlatabileceğim kimse yoktu
etrafta. Zamanla bu anlatamama olgusu anlatabilecek insanlar girse de hayatıma
anlatmamaya dönüştü zaten. Hayatı boyunca yüzmemiş bir insanı bir gün denize
attığınızda yüzmesini bekleyemezsiniz değil mi? Bilmediği şeyden korkar-kaçar.
Çok cesur olduğumu zannedenlere aslında korkağın teki olduğumu söylerim de
gülerler. Ben de gülmelerine gülerim…
Her neyse, gitmeler-gelmeler, yapmalar-bozmalar,
doğrular-yanlışlar, başlangıçlar-bitişlerle dolu senelerin özetlerini
defterlere, kağıtlara sığdırmaya çalıştım yıllarca. Yazarken çok da takip
edilesi bir biçimde yazamadığımın farkındayım. Beynim fazla işliyor
sözcükler-kelimeler fışkırtıyor. Hepsini birleştirmeye kalkınca cümleler karman
çorman oluyor. Beynimi sakinleştirip yazmam gerekiyor bu nedenle. Fakat hayatım
boyunca çok nadirdir beynimin sakinleşip de bedenime rahat vermesi…
Oradan girip buradan çıkıyorum işte… Kimi zamanda
kolaya kaçıyorum şarkı sözlerine sığınıyorum. O anki hislerimi yeniden
yapılandırmak zor geliyor. Zaten var edilmiş olanı kopyalıyorum.
Pek paylaşımcı bir yapım da yoktur. Bu nedenle
kimseye gidip de 'ben yazdım oku' diyememişimdir. Bir gün yapmak isterim bunu…
Doğru insana, doğru zamanda. Beni tanımak mı istiyorsun git yazdıklarımı oku
desem. Diyebilir miyim?
Korkar kaçar mı yazdıklarımdan. Ne yollardan geçmiş
bu kız diye yargılar mı? Ben şu hayatta beni yargılamayan tek bir insanla
tanışmadım henüz. Tanışırsam ona okuturum söz.
Geçenlerde okudum sadece yazılan kısa bir yazıyla
aşık oluş… Gerçekten insanlar birbirlerinin yazdıklarına aşık olabilir mi? Yazılarımızda
yansıttığımız kadar gerçek, yalın ve savunmasız kişiliklerimiz de güzel midir?