Şehirde yağmurlu
bir akşam vardı. Yağmurla, geceden önce daha çok karanlığa boğuluyordu akşam. Sanki
hiç karanlık değilmiş gibi. Sessiz değil, usulca hiç değil. Şimşeklerle varlığını belli
ediyor, gök gürültüleriyle bağıra çağıra karışıyordu hayata.
Birkaç dakikalığına
bu yağmurun içindeydim. İri damlalarıyla öyle bir sokuldu ki tenime önce
ürperdim. Bir saniye aydınlandı önüm şimşeklerle. Geleceğimden bir kesit olmasını istedim.
Bak aydınlık önünde dercesine ama sonra yine karanlığa boğuldum. İri damlalar
daha da sokuldu tenime, üşüdüm bu sefer.
Gök gürültüsü
doldurdu kulaklarımı sonra, irkildim. Yağmurun sesini bastırdı. Oysa ben
düşünürdüm hep yağmur damlalarında umut olduğunu. Bu umudun özgürlükle
harmanlandığını… Çok iriydi ama bu damlalar vuruşu canımı yaktı. Ben de koştum.
Koştukça ıslandım.
İlerlemeye çalıştım. Çok az önümdeydi ulaşmak istediğim yer. Bir, belki iki
adım. Hedefim oradaydı. Durdum. Bir saniyeliğine durdum ve yukarı baktım. Yüzümü
yalayan yağmurun rüzgarını, yüzümü yıkayan yağmurun kendisini… Hissettim.
Doyasıya. Hiçbir şey yoktu o an. Huzuru buldum.
Çok şey oldu o bir
saniyede. Güneş’i unuttum. Güneş’ten korktum. Sadece yaşadım o an. Güneş’siz
yaşadım. Aydınlık olmadan geceye kandım. Yağmura kapıldım. Yağmurun eşsizliğini
tattım. Ürperdim, üşüdüm ama yaşadım.
Anlatacaklarım
bitmiş gibiydi. Susmaya karar verdim. Oysa bitmezdi benim hikayelerim ama
bittiğini hissettim. Huzuru bulsam da tükenen ruhuma acıdım. Oysa tükenmezdim
ben. Tükenmezlerdendim. Kalakaldım.
Şarkıları duymaz
oldum, iri yağmur damlaları beni döverken. Silindi kulaklarımın pası. Doğaya
kapıldım. Gerçeklik içine aldı beni. Sokuldum. İşte bu usulcaydı. Usulca beni
aldı. Tek bir saniye… Yalnız bir saniye… Ben gerçek hissettim.
Zamana saplanan
ruhum uzaklaştı benden. Gezdi, dolaştı, yaşadı. Hayallerine kavuştu. Aynı anda
tenime karışan onlarca yağmur damlası sebep oldu buna. Açığa çıkardı
isteklerimi, beni bana yeniden hissettirdi. Tek bir saniye… Yalnız bir saniye…
Ben bir kuş oldum.
Mavi kanatlı bir
kuş oldum hem de. Süzüldüm gökyüzünde. Her bir anın tadını çıkardım. Yıldızlara
değdi kanatlarım. Ay ile buluştum. Umudum özgürlüğüm oldu. Kendime kavuştum.
Tek bir saniye… Yalnız bir saniye…
O sonsuzluğa açılan
bir saniye bittiğinde, yaralandım. Doğru gerçekliğimden, sahte gerçekliğime
düştüm. O sırada yaralandı kanadım. Yine yandı canım ama umursamadım. Umursasam
daha çok yanacaktı canım. Daha çok kanayacaktım.
İndirdim
bakışlarımı önüme. Koştum hedefime. Yağmurdan saklandım. Saklanmak çare
değildi. Bir kuytum olmalıydı aslında. Sadece sığınağım yetmiyordu. Yazmak
yetmiyordu. Göğsüne sokulacağım bir kuytu. Orada soluklanacağım, nefes alacağım
bir kuytu. Yoktu. Hiç yoktu.
İçime işledi iri
damlalar. Dayanamadım. Duymak istemedim yağmurun şarkısını… Hissetmek istemedim
yağmurun serin rüzgarını… Girmesin gözüme istedim geceyi gündüz yapan şimşekler…