Cumartesi

Zaman Akıyor..

Bir şeyler yazmak istiyorum ama karışıyor kelimeler. Hayata dair içimde ne var yoksa anlatmak, paylaşmak istiyorum. Yazıyorum anlatıyorum ama sonra pişman oluyorum siliyorum. Kendime kalıyor yine kelimeler.

Ben ruhumu paylaşmak istiyorum aslında kelimelerimle ama bazen o kadar meşgul oluyorum kii.. Ona hikaye yetiştir, buna yazı yaz. Yazıyorum ama bir bakmışım sadece yazmışım anlatmamışım, paylaşmamışım. Dünyaya sadece yazmak için geldiğimi düşünüyorum bazen. Yoksa başka yaşam sebebim yokmuş gibi.. Her neyse.. Bu güzel bir işkenceydi. Şarap içtiğin için cehennemde yanmak gibiydi. Güzel bir günahın cezası gibiydi. Ben harcanacak kadar yaşlanmadım. En azından bunun farkındayım.

İnsanları izliyorum bazen elimde o kara kaplı hikayelerimin plan defteriyle. Eskiden olduğu gibi o parkta bazen oturarak gelip geçeni izleyerek. Her insan ayrı bir hikaye. Her adım bile.. En minik bir bakıştan bile fikir edinebiliyorum yazacaklarıma dair ama kendime kalıyor her şey.

Bazen de sokağın ortasında dikilip, kimsesiz bir kadının gözleriyle bakıyorum hayata. İnsanlar yanımdan geçiyor, bazıları omzuma çarpıp hayallerimi döküyor yerlere. Kimse eğilip toplamıyor onları, hayat filmlerdeki gibi değil ya da belki tam olarak öyle. Sadece ben yaşayamıyorum film gibi bir hayatı.

Çoğumuz söylemek isteyip de söyleyemediklerimizle bu dünyayı bırakıp gidiyoruz, değil mi? Çoğumuz yaşayamadıklarını hayal etmekle yetiniyor. Zaman akıyor. Geçen zamanın bir saniyesi bile geri gelmiyor.

Hayallerimi gerçekleştirememe korkusundan dolayı mücadele bile edemiyorum. İsteğim yok demiyorum ama engeller tüm hevesimi törpüledi. İmkan ve şans olmadıktan sonra yapabileceğim tek şey hayallere sığınmak. Aslında en kolayı, en hoş ve en kedersiz olanı da bu herhalde. Tüm bunlara rağmen olumsuz yönleri de yok değil. Çünkü hayaller ne kadar hoş olsa da hiç bir zaman gerçeklerin yerini alamıyor. Öyle olsa da.

Şu an kendimi, duygularımı analiz etmekten dahi aciz görüyorum. Belki de yoğun bir haftadan çıkmaktan kaynaklı. Düşünüyor, hislerime müracaat ediyor, gönlümü yokluyor ama ne yapmak istediğimi bir türlü kestiremiyorum. Nedir acaba bu belirsizlik; bir yürek yarası mı, yoksa manevi bir iklime olan ihtiyacım mı?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder