Pazartesi

Yalnızca Gülümse...


Gündüzün, güneşin ışığında gülümseyen, özlenen, sevilen, çılgın, neşeli kadınlar. Kadınlarımız. Ve o kadınların huysuz, mevsimsiz, eksik yanları; bir diğer yüzleridir aslında. Kadınlar her zaman ilk yüzlerini göstermek zorundaymış gibi hissederler kendilerini. Hep mutlu hep güneşli…

Bir kadın ağlarsa, bir çiçek solar. Her ağlayışında papatyalar güneşe küser. Bir kadını ağlatmak kolaydır, bir çiçeği sulamak kadar kolay hem de.

Ağlatmayalım kadınlarımızı. Annelerimizi mesela, ağlatmayalım. En azından bunu yapalım.  Ve en önemlisi biz kadınlar kendimizi ağlatmayalım. Zaten yeterince tüketiyoruz gözyaşlarımızı boş şeylere, boş nedenlerle…

Dur durağın olmadığı bu fani hayatta kendimize işkence yapmaktan vazgeçelim. Kimi kadınlarımız ruhen işkence görüyorken bazı kadınlarımızsa bedenen işkence görüyor. Bedeni işkence çeken birinin ruhu da işkence görmez mi? Ya da ruhu işkence gören birinin bedeni ne kadar dayanıklı olabilir? Ruhu solan bir kadın ne kadar hissedebilir?

İç çekişler gecenin karanlığında ortaya çıkıyor. Amaçsızca, saçma bir halde. Ruhu boğuluyor böyle anlarda kadının. Kimse görmüyor, kimse duymuyor. Sadece kendi görüyor yaşananları bir ayna karşısında… Yansıması o kadar buğulu görünüyor ki aynayı siliyor istemsizce. Ama hayır bu buğu aynadan değil. Kadından.

Gözlerindeki buluttan, yüzündeki gölgeden… Kadın iç çekiyor. Kendine yanıyor. Kendine acıyor. Ama vazgeçmeli kadın. Kendi tırnaklarını kendine batırmaktan, kendi ruhunu kendi elleriyle parçalamaktan…

Bulutlanmamalı gözleri, gölgelere çekilmemeli yüzleri… O gözlerin içi parlamalı ki güneş de günümüzü aydınlatsın. O yüz gülmeli ki papatyalar güneşle barışsın. Ruhu ısınsın ki hissetsin kadın. Ruhu ısınsın ki varoluşunu hatırlasın kadın. Ya da yalnızca dursun kadın.

Yalnızca dursun ve karşısında durduğu aynaya bakarak gülümsesin. Çünkü yalnızca gülünce bir ömrün acısı dinebilir. Gülünce dünya bile değişir. Bu yüzden yalnızca gülümse ve dünya değişsin.

 *Körfezde Değişim Gazetesi'nin 10.03.2014 tarihli baskına yazmış olduğum köşe yazısı



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder